Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
AKP KENDİ SONUNU HIZLANDIRDI
YSK'nın seçim tekrarı kararını alırken nasıl bir hukuk garabetine yol açtığını ve kamuoyu vicdanında seçim tekrarına yönelik bir kabullenme olmadığını bir önceki yazımızda belirtmiştik.
Şimdi soru cevap metoduyla detaylayalım.
Bu karar neden AKP'nin sonunu hızlandırdı? AKP ve Tayyip Bey hakkında seçimi kaybetse de (Kaybetseler de) iktidarı devretmezler imajı vardı. Bu algının pekişmesine zemin hazırladılar ve bugüne kadar savundukları sandık meşruiyetleri kavramlarını zedelediler. İstanbul seçiminin tekrarının kamuoyu vicdanında karşılık bulabileceği bir hukuki altyapısı olmaması vesilesi! 2. olarak yapılan seçimin kazananı olsalar dahi İmamoğlu'nun oturduğu koltuğu 45 gün sonra devralmaları iç ve dış kamuoyunda hoş karşılanmayacaktır!.. Bir hak gaspı olarak addedilecektir muhtemelen! Burada sadece İstanbul Büyükşehir Başkanının değil AKP ve Tayyip Bey'in meşruiyetinin zedelenmesi vaziyeti olacaktır ki bu kayıp şu an orada İmamoğlu'nun Başkanlığını devam ettirmesinin AKP'ye vereceği zarardan daha büyük bir presrij-meşruiyet kaynağı olacaktır! Tekrar ediyorum; kazansa dahi işgalci ve hak gaspedici olarak addedilebilirler!.. Seçim tekrarı için inandırı bir delil ve kamuoyu tatmini olmadığından... Bu durum AKP'nin önünü tıkayacak ve dağılma sürecini hızlandıracaktır! Tayyip Bey nasıl bir karar aldığının farkında mı?
Tayyip Bey neden bu kararı almış olabilir? Erdoğan'ın teşkilat ve taban baskısına dayanamamış olduğunu düşünüyorum. Stratejik olarak şunu düşünüyor olabilir: Kaybedecek birşeyi olmadığını düşündüğünü düşünüyorum. Erdoğan'ın nasıl olsa kaybettik; en fazla bir kez daha kaybederiz; İstanbul'u alma olasılığına oynarız diye düşündüğünü varsayıyorum... Duygusal davrandılar... Kazansalar dahi Uluslararası kamuoyunda artık bir meşruiyet sorunu olabileceklerini ve kazanana kadar seçim yapan anti demokratik rejim muamelesi göreceklerini öngörseler de duygusallıkları ağır bastı! Buradaki duygusallığın altında Büyükşehir'den mali olarak beslenen iktidar sermayesini biliyoruz... Bir başka meselenin de iktidarın Avrasyacı ortakları Perinçek ve Bahçeli'nin AKP'nin Batı ile bağlarını tamamen koparması konusunda, hem Tayyip Bey'e bir tuzak kurduğunu, hem de derin devletin güvenlik politikası gereği bu kararla beraber Avrasya-Rusya yönürgesinde iktidarı bir müddet daha tutabileceğini öngörüyorum ki Türkiye İttifakı-Kızgın demiri soğutma meselesini artık konuşmuyoruz(!) Bu da tesadüf değil! Yine Kılıçdaroğlu'na yumruklu saldırı ve organize linç girişimini aynı zincirin içine koyunuz...
Tekrar seçimini kim alır?
7 Haziran ve 1 Kasım arasınsaki süreçte derin devletinin de dahlinin olduğu (İddianen) altın tepside AKP'ye seçim kazandıran olağanüstü şokların olduğu bir süreci, madrabazların oyuna sürüp sürmeyeceğini bilmiyoruz(!) Normal koşullarda; 45 günlük zaman diliminde hele ki kutuplaşmanın olduğu ortamda seçmen tercihleri binde birlik minik dilimler dışında değişmez! Sandığa katılım oranındaki olası bir artışın da sadece bir ittifaka yarayacak ezici ve sonuca etki edecek eğrilikte olacağını düşünmüyorum... Kısaca şunu ifade ediyorum; 31 Mart'ta AKP nasıl olsa alır diyerek sandığa gitmeyip, 45 gün sonra AKP lehine giden seçmen farkını bir o kadar İmamoğlu'na haksızlık yapıldığını düşündüğünden daha önce AKP'ye oy vermiş bu defa da protesto edecek AKP seçmenindeki 2 eğri arasında artı ve eksiler düşüldüğünde AKP lehine bir oy artışı gözükmüyor... Aynı şekilde muhalefet cenahındaki sandık motivasyonunun İmamoğlu lehine olacağını öngörüyorum... Bu denklemde çok büyük değişimler beklemesem de İmamoğlu'nun farkı biraz daha açacağını düşünüyorum. Normal koşullarda İmamoğlu'nun çok daha açık fark atması gerekir; burada iktidarın seçim sürecinde oyunun kurallarının ne kadar dışına çıkacağını, devlet gücünü mali kaynakları akıtarak veyahut baskı ve hile yöntemleriyle ne derece kullanacağını bilmiyoruz! Sözün özü, İmamoğlu ağır basıyor...
Bu ne acele?
YSK'nın hukuk garabeti kararını YSK değil de AKP temsilcileri açıklıyor... İlk açıklamayı YSK'nın yapması gerekmez miydi? Yüzleri mi yok? Onu bıraktım. Mazbatanın iptalini de evvala etik dışı olarak AKP sözcüleri açıklıyor! Ve açıklar açıklamaz Büyükşehir Belediye sosyal medya hasaplarından AKP propagandası başlıyor! Resmi tebliğ yok! İmamoğlu'nun paylaşımları anında siliniyor!
Dip not: İmamoğlu mazbatayı aldığında İBB sosyal medya hesaplarındaki geçmiş paylaşımları silmemişti. Saygısından olsa gerek... Kindar değil demokrat... Medeni... Medeni...
Kanıtlanan olgu: Siyasal İslamcıların sandıkla gelip sandıkla gitmemekte direndiği..
Barış Biner 08.05.19 6:59
www.yazarbarisbiner.blogspot.com
YSK'nın seçim tekrarı kararını alırken nasıl bir hukuk garabetine yol açtığını ve kamuoyu vicdanında seçim tekrarına yönelik bir kabullenme olmadığını bir önceki yazımızda belirtmiştik.
Şimdi soru cevap metoduyla detaylayalım.
Bu karar neden AKP'nin sonunu hızlandırdı? AKP ve Tayyip Bey hakkında seçimi kaybetse de (Kaybetseler de) iktidarı devretmezler imajı vardı. Bu algının pekişmesine zemin hazırladılar ve bugüne kadar savundukları sandık meşruiyetleri kavramlarını zedelediler. İstanbul seçiminin tekrarının kamuoyu vicdanında karşılık bulabileceği bir hukuki altyapısı olmaması vesilesi! 2. olarak yapılan seçimin kazananı olsalar dahi İmamoğlu'nun oturduğu koltuğu 45 gün sonra devralmaları iç ve dış kamuoyunda hoş karşılanmayacaktır!.. Bir hak gaspı olarak addedilecektir muhtemelen! Burada sadece İstanbul Büyükşehir Başkanının değil AKP ve Tayyip Bey'in meşruiyetinin zedelenmesi vaziyeti olacaktır ki bu kayıp şu an orada İmamoğlu'nun Başkanlığını devam ettirmesinin AKP'ye vereceği zarardan daha büyük bir presrij-meşruiyet kaynağı olacaktır! Tekrar ediyorum; kazansa dahi işgalci ve hak gaspedici olarak addedilebilirler!.. Seçim tekrarı için inandırı bir delil ve kamuoyu tatmini olmadığından... Bu durum AKP'nin önünü tıkayacak ve dağılma sürecini hızlandıracaktır! Tayyip Bey nasıl bir karar aldığının farkında mı?
Tayyip Bey neden bu kararı almış olabilir? Erdoğan'ın teşkilat ve taban baskısına dayanamamış olduğunu düşünüyorum. Stratejik olarak şunu düşünüyor olabilir: Kaybedecek birşeyi olmadığını düşündüğünü düşünüyorum. Erdoğan'ın nasıl olsa kaybettik; en fazla bir kez daha kaybederiz; İstanbul'u alma olasılığına oynarız diye düşündüğünü varsayıyorum... Duygusal davrandılar... Kazansalar dahi Uluslararası kamuoyunda artık bir meşruiyet sorunu olabileceklerini ve kazanana kadar seçim yapan anti demokratik rejim muamelesi göreceklerini öngörseler de duygusallıkları ağır bastı! Buradaki duygusallığın altında Büyükşehir'den mali olarak beslenen iktidar sermayesini biliyoruz... Bir başka meselenin de iktidarın Avrasyacı ortakları Perinçek ve Bahçeli'nin AKP'nin Batı ile bağlarını tamamen koparması konusunda, hem Tayyip Bey'e bir tuzak kurduğunu, hem de derin devletin güvenlik politikası gereği bu kararla beraber Avrasya-Rusya yönürgesinde iktidarı bir müddet daha tutabileceğini öngörüyorum ki Türkiye İttifakı-Kızgın demiri soğutma meselesini artık konuşmuyoruz(!) Bu da tesadüf değil! Yine Kılıçdaroğlu'na yumruklu saldırı ve organize linç girişimini aynı zincirin içine koyunuz...
Tekrar seçimini kim alır?
7 Haziran ve 1 Kasım arasınsaki süreçte derin devletinin de dahlinin olduğu (İddianen) altın tepside AKP'ye seçim kazandıran olağanüstü şokların olduğu bir süreci, madrabazların oyuna sürüp sürmeyeceğini bilmiyoruz(!) Normal koşullarda; 45 günlük zaman diliminde hele ki kutuplaşmanın olduğu ortamda seçmen tercihleri binde birlik minik dilimler dışında değişmez! Sandığa katılım oranındaki olası bir artışın da sadece bir ittifaka yarayacak ezici ve sonuca etki edecek eğrilikte olacağını düşünmüyorum... Kısaca şunu ifade ediyorum; 31 Mart'ta AKP nasıl olsa alır diyerek sandığa gitmeyip, 45 gün sonra AKP lehine giden seçmen farkını bir o kadar İmamoğlu'na haksızlık yapıldığını düşündüğünden daha önce AKP'ye oy vermiş bu defa da protesto edecek AKP seçmenindeki 2 eğri arasında artı ve eksiler düşüldüğünde AKP lehine bir oy artışı gözükmüyor... Aynı şekilde muhalefet cenahındaki sandık motivasyonunun İmamoğlu lehine olacağını öngörüyorum... Bu denklemde çok büyük değişimler beklemesem de İmamoğlu'nun farkı biraz daha açacağını düşünüyorum. Normal koşullarda İmamoğlu'nun çok daha açık fark atması gerekir; burada iktidarın seçim sürecinde oyunun kurallarının ne kadar dışına çıkacağını, devlet gücünü mali kaynakları akıtarak veyahut baskı ve hile yöntemleriyle ne derece kullanacağını bilmiyoruz! Sözün özü, İmamoğlu ağır basıyor...
Bu ne acele?
YSK'nın hukuk garabeti kararını YSK değil de AKP temsilcileri açıklıyor... İlk açıklamayı YSK'nın yapması gerekmez miydi? Yüzleri mi yok? Onu bıraktım. Mazbatanın iptalini de evvala etik dışı olarak AKP sözcüleri açıklıyor! Ve açıklar açıklamaz Büyükşehir Belediye sosyal medya hasaplarından AKP propagandası başlıyor! Resmi tebliğ yok! İmamoğlu'nun paylaşımları anında siliniyor!
Dip not: İmamoğlu mazbatayı aldığında İBB sosyal medya hesaplarındaki geçmiş paylaşımları silmemişti. Saygısından olsa gerek... Kindar değil demokrat... Medeni... Medeni...
Kanıtlanan olgu: Siyasal İslamcıların sandıkla gelip sandıkla gitmemekte direndiği..
Barış Biner 08.05.19 6:59
www.yazarbarisbiner.blogspot.com
Yorumlar