Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Ne YSK'DAN NE AKP'DEN BÖYLE BİR ÇILGINLIK BEKLEMİYORDUM! TÜRKİYE'Yİ UÇURUMA...
Bazen medya vasıtasıyla manipülasyon olabilir. Manipülasyon vasıtasıyla, yalanın kuyruklu tekrarı algılarda sonuç verebilir. Siyasetin propaganda taktiğidir. Yalandan doğru üretme taktiği, sınırları ve algıları zorlama; zoraki sonuçtur ki demokratik değerlerin yerleşmediği veya demokrasinin rafa kalktığı ülkelerde sirayet eder. Belirli bir mantık sürecini işleten düşünürler olarak seçim gecesinden bu yana yaşananları; Anadolu Ajansı'nın İmamoğlu'nun öne geçmesinden sonra veriyi kesmesinden; Binali Yıldırım'ın 3000 oyla kazandık açıklaması yapmasından ve İmamoğlu'nun ipi göğüslediğinin neticelenmesinden sonra AKP'nin kazandığını ima eden pankartları astırmasından kafalardaki tuhaf şeyler oluyor düşüncesinin ilk işaretleriydi! Ne var ki iktidar medyasında yayınlanan ve adeta zekamızla dalga geçen bir şeyler oldu yayınları ve AKP sözcülerinin açıklamaları da kamuoyu vicdanında sandıkta bir şeylerin olduğuna dair elle tutulur delil ortaya koyabilir olmaktan uzak hatta gülünçtü. Bizler ciddiye almadık. Lakin, ciddiyetsizlik sayımın uzatılmasıyla ve İmamoğlu'na geç mazbata verilmesiyle sürdü... Hâlâ tüm bunların YSK'nın iktidarın gazını almak ve vicdanen kamuoyu rahatlatmak için süreci uzattığını; netice itibarıyla hukuksal bir son'la geç de olsa tartışmayı kapatacağını umuyorduk ki bir takım gazetecilerin kulis bilgilerinde YSK'nın bir hukuksuzluğa, çılgınlığa imza atacağı bilgileri verilirken; her ne kadar siyasi baskı dolayısıyla konusu geçmiş olsa da YSK'nın böyle bir çılgınlığa imza atacağına asla kanaat getirmiyorduk; en azından şahsen düşünmüyordum!
YSK özellikle Borsa ve iç piyasaların kapandığı saate bıraktığı açıklamasıyla bir çılgınlığa imza attı. Siyasi bir karara imza attı; baskıya boyun eğdi... İstanbul seçiminin tekrar edilmesine dair en ufak bir delil kırıntısı yok! Ben hukukçu değil, bir düşünür, yazan olarak kendi algılarımla bunu yazıyorum. Dilediğiniz eli kalem tutan veya vicdani dünyasında az çok adalet duygusu olan sıradan bir vatandaşa sorun! Allah aşkına İstanbul seçiminin tekrarlanmasına vesile olacak kamuoyu vicdanında kabul görecek tek bir delil var mı? Ve değil de 12.000 farkla; 3000 farkla AKP seçimi kazanmış olsaydı; yeniden sayım süreci, mazbatanın geç verilmesi gibi olağan dışı uygulamaları yaşar mıydık?
Her şeye rağmen değil YSK üyelerinin AKP yöneticilerinin dahi böyle seçimi tekrarlatma gibi bir çılgınlığın içinde olabileceğine ve kendi meşruiyet kaynakları olan ve belkide tek meşruiyet kaynakları olan sandığı, Türkiye'deki seçimleri; YSK'yı tartışmaya açabileceklerine ihtimal vermiyordum! Görünen o ki İstanbul'daki rantları o kadar büyükmüş ki meşruiyet kaynaklarını tartışmaya açacak; Türkiye'yi ekonomik olarak uçuruma sürükleyecek; Dünya'daki prestijimizi ve kendi meşruiyetlerinin varoluş gerekçesini zedeleyecek çılgın bir karara imza attılar! Kaçan rant o kadar mı büyük ki AKP intihar yolunu seçti?
Gelelim YSK'ya! Şöyle böyle hatalı olarak yorumlanabilecek kararları vardı geçmişte! Bu seçimde de seçimi kazanan bir takım yerleşim yerlerinde 2.adaya mazbatayı vermek gibi tuhaf ve tartışılır kararlara imza atsalar da sineye çekilebilir, gelir-geçer unutulur gider şeklinde düşünülüyordu. Lâkin, kamuoyı vicdanında en ufak bir seçim tekrarını gerektirecek olgu yok iken (Ki mesele bir kaç sandık görevlisinin hatalı görev tanımı ise bu ancak ne yapalım da seçimi tekrara götürelim gibi zorlama vasıtasıyla uydurılan kılıf diyelim; o vakit aynı zarftaki diğer oylamaların; hatta bu yönde yapılan tüm diğer yerel şehir seçimlerinin ve onun da ötesinde kamu görevlileri sandık kurulu olamaz şeklinde riayet eden maddenin ortaya çıkışından sonraki referandum dahil tüm seçimlerin iptalini gerektirmez mi?) YSK hukuk kırıntısı olmayan siyasi bir karar alarak seçimlerin tartışılmadığı, demokratik geleneği olan ülkemizi tartışmalı hale getirmiştir! Bu karar ortaya koyuyor ki YSK siyasetin gölgesinde kalmıştır ve bu yapısıyla önceki seçimleri de tartışmalı hale sokmuştur!
Sandıktan çıkanı kabul etmeyen bir iktidarın ve siyasetin gölgesinde kalarak uydurma delillerle hiçbir hukuki altyapısı bulunmayan uydurma kararları olan bir Seçim Kurulu olan bir ülkeye yatırımcı gelir mi? AKP ve YSK meşruiyetini bu kararla yitirmiş ve Türkiye'yi de ekonomik olarak ve siyasi istikrarsızlık-öngörüsüzlük anlamında demokrasiyle yönetilmeyen ülkeler kategorisine bu kararla fiili olarak alarak ateşe atmışlardır!
Türkiye çok zarar görecek süreçten... Nereden nereye... 2002'de İslam ile demokrasiyi sözde barıştırmak adına örnek proje ile yola koyulan parti, ülkedeki seçim kuruluna hakim olma vasıtası ile keyfi olarak seçim yenileten ve iyi&kötü işleyen demokrasisi olan bir ülkeyi öngörülmez 3.sınıf Ortadoğu ülkesi yapmayı becerdi!
Türkiye'de demokrasinin ruhuna Fatiha okundu. Yazık, çok yazık... Göz göre göre AKP ve YSK ülkeyi ateşe attılar! Oysa YSK üyeleri hukuk ve vicdanlarını harekete geçirebilirdi. Tamamen siyasi karar aldılar ve geleceğimizle oynadılar! Eserinizle övünün!
İstikrarsız bir döneme giriyoruz! Şahsi ve siyasi rantları için Türkiye'yi ateşe attılar! Sandık ve seçim sonucunu tanımadılar! Soruyorum size, daha ötesi var mı? AKP siyaseten; YSK hukuken intihar etti! Güzel ülkemize yazık! Oysa az-çok bir demokrasi tecrübemiz vardı... Yüzyılların birikimizi de heba ettik! Dünya'daki ve iç yönetim anlayışımızdaki bu prestij zedelenmesi kaç On Yılda düzelir acep? Geleceğimizi çaldılar, geleceğimizi...
Barış Biner 07.05.2019
www.yazarbarisbiner.blogspot.com
Yorumlar