Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
MEMDUH BAYRAKTAROĞLU'NDAN BOMBA AÇIKLAMALAR! 2002 SÜRECİ...
Memduh Bayraktaroğlu Youtube kanalında çok önemli açıklamalarda bulundu. AKP'nin iktidara geliş sürecini irdeledi ve bu kadar tesadüfün tezahür edemeyeceğini; kurgu olasılığını vurguladı. Bayraktaroğlu o dönem Çiller'in danışmanıydı. Gelelim vurguladıklarına... Tayyip Bey'in bir TV programıyla parladığını ve o günün koşullarında Uğur Dündar'ın Deniz Baykal'ın karşısında Tayyip Bey'i tek başına programa birebir çıkarmış olmasının Tayyip Bey'in yıldızını parlattığını söyledi. Ben, Uğur Bey'in böyle bir proje içinde olduğunu düşünmüyorum, ha keza Sn. Bayraktaroğlu'da muhtemelen düşünmüyordur. Lakin, Ülkemizdeki sol sağ dengeleri açısında BOP'un da Ilımlı İslam'ı semizletmek manasında bir görev aldığını ve o günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dışında Ulusal çaptaki en büyük sıçramasındaki bir vesile olarak görüyorum bu birebir Açıkoturumu... Sn. Bayraktaroğlu yine Tayyip Bey'in Pınarhisar Cezaevi serüveninin, düşündüğü bir bütünün parçasındaki kurgu iddialarının; ya da en kötüsüyle, yine Tayyip Bey'e yarayacak, biz ona karşı muhalifler açısından yıldızının parlamasına vesile olan talihsizlik olarak yorumlayacağımız bir olgu idi!. Tayyip Bey'in şiir vesilesi ile almış olduğu cezayı da aynı bütünlükte değerlendiriyor Bayraktaroğlu. Burada,şiir ile hapsedilmesine bir eleştiri getiriyor. (Ben, tam olarak böyle düşündüğümü söyleyemem. İçerik ve mana itibarıyla sınırların zorlandığımı düşünsem de şahsiyetinin parlamasına vesile olmuş mudur? Evet! Olmuştur ve şahsına yaramıştır.)
Sn. Bayraktaroğlu'nun adeta AKP çorabı Türkiye'ye örülmüş ve esrarengiz bütünlük içerisinde yolu açılmıştı derken; bahsini ettiği diğer ilgili meseleler sinsilesine şöyle devam ediyor. (Bir kez daha hatırlatalım; konuyla ilgili dönemde Çiller'in danışmanı)
Siyasi yasağı bulunan Tayyip Bey'in Siirt'teki seçim tekrarı ile yeniden tekrar edilen seçim ile sahneye çıktığını söylüyor. Sn. Bayraktaroğlu, o dönem, okuduğu ve duyduğu bilgilerden 3 Kasım 2002 seçimlerinde adeta burada Tayyip Bey'in seçim tekrarı ile girebilmesine, yani iptale olanak tanımak için (Yine tırnak içinde yazıyorum, "ADETA") 3 Kasım Pazar günü Siirt'teki seçim sandıklarındaki tahribatın kasıtlı olarak çekiçle kırılmasına vesile olacak şekilde tahrip edildiği konusunu özellikle vurguluyor. İptale hazırlıktan bahsediyor. Seçimin tekrarının bu hadise olup olmaması önemli değil. Bir takım unsurların iptale yönelik planı ve bir bütünün parçaları olmaları hususu önemli!
Sn.Bayrataroğlu bütünün diğer parçalarıyla devam ediyor. Genç Parti'nin 7; DYP 9 küsur ile baraj altında kalacağının seçimden önce bilindiği ve bu vesile ile AKPnin aldığı oy oranının çok ötesinde TBMM'ye hakkaniyetsiz hakim olduğunu vurguluyor vurgulamasına ve diyor ki; "Seçimdem önce Sn.Çiller'i baraj altında kalacağı hususunda uyardım ve oralı olmadı!" Ve yine Sn. Bayraktaroğlu bütünün diğer parçalarına değiniyor. Sn. Çiller kılpayı baraj altında kaldı diyor ve yeniden sayım için Çiller'i uyardığını ve o dönem kapatılan Kürt hareketinin partisinin oylarının da devre dışı bırakıldığında yenidem sayımla DYP'nin %10'u geçmesinin söz konusu olduğunu ve buna rahmen Çiller'in sonuçlara itiraz etmediğini ve bu meseleyi ona hatırlattığında Çiller'den uğraşmak istemiyorum yanıtını aldığını söylüyor.
Ve bütünün diğer parçaları! 3 Kasım hezimetinin ardından Bahçeli ve Yılmaz'ın istifa ettiğini, kendisinin Çiller'i Bahçeli'ye aldanarak istifa etmemesi gerektiğini, onun kıvrak bir Kurt ve derin devletin adamı olduğunu ve kendisinin (Çiller'in) DYP'nin başında kalması gerektiğini, aksi halde merkez sağın çökerek AKP'nin alana oturacağını vurguladığı halde Çiller'in oralı olmadığını... Ve pek tabi ki Devlet Bahçeli'nin tam da ekonomide işlerin yoluna koyulacağı bir dönemde erken seçim istiyerek AKP'ye altın tepside tek başına iktidarı hediye ettiğini...Bir bütünün parçaları bunlar diyor Sn. Bayraktaroğlu ve bu kadar tesadüfün bir araya gelemeyeceği ve BOP projesindeki bir takım güçler ile içerideki derinlerin işi başımıza bela olan AKP'nin geliş süreci diyor...
Sn.Memduh Bayraktaroğlu Youtube'da söylüyor. Baktım, yazan yok, yazayım dedim.
Barış Biner
02.05.2019
Memduh Bayraktaroğlu Youtube kanalında çok önemli açıklamalarda bulundu. AKP'nin iktidara geliş sürecini irdeledi ve bu kadar tesadüfün tezahür edemeyeceğini; kurgu olasılığını vurguladı. Bayraktaroğlu o dönem Çiller'in danışmanıydı. Gelelim vurguladıklarına... Tayyip Bey'in bir TV programıyla parladığını ve o günün koşullarında Uğur Dündar'ın Deniz Baykal'ın karşısında Tayyip Bey'i tek başına programa birebir çıkarmış olmasının Tayyip Bey'in yıldızını parlattığını söyledi. Ben, Uğur Bey'in böyle bir proje içinde olduğunu düşünmüyorum, ha keza Sn. Bayraktaroğlu'da muhtemelen düşünmüyordur. Lakin, Ülkemizdeki sol sağ dengeleri açısında BOP'un da Ilımlı İslam'ı semizletmek manasında bir görev aldığını ve o günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dışında Ulusal çaptaki en büyük sıçramasındaki bir vesile olarak görüyorum bu birebir Açıkoturumu... Sn. Bayraktaroğlu yine Tayyip Bey'in Pınarhisar Cezaevi serüveninin, düşündüğü bir bütünün parçasındaki kurgu iddialarının; ya da en kötüsüyle, yine Tayyip Bey'e yarayacak, biz ona karşı muhalifler açısından yıldızının parlamasına vesile olan talihsizlik olarak yorumlayacağımız bir olgu idi!. Tayyip Bey'in şiir vesilesi ile almış olduğu cezayı da aynı bütünlükte değerlendiriyor Bayraktaroğlu. Burada,şiir ile hapsedilmesine bir eleştiri getiriyor. (Ben, tam olarak böyle düşündüğümü söyleyemem. İçerik ve mana itibarıyla sınırların zorlandığımı düşünsem de şahsiyetinin parlamasına vesile olmuş mudur? Evet! Olmuştur ve şahsına yaramıştır.)
Sn. Bayraktaroğlu'nun adeta AKP çorabı Türkiye'ye örülmüş ve esrarengiz bütünlük içerisinde yolu açılmıştı derken; bahsini ettiği diğer ilgili meseleler sinsilesine şöyle devam ediyor. (Bir kez daha hatırlatalım; konuyla ilgili dönemde Çiller'in danışmanı)
Siyasi yasağı bulunan Tayyip Bey'in Siirt'teki seçim tekrarı ile yeniden tekrar edilen seçim ile sahneye çıktığını söylüyor. Sn. Bayraktaroğlu, o dönem, okuduğu ve duyduğu bilgilerden 3 Kasım 2002 seçimlerinde adeta burada Tayyip Bey'in seçim tekrarı ile girebilmesine, yani iptale olanak tanımak için (Yine tırnak içinde yazıyorum, "ADETA") 3 Kasım Pazar günü Siirt'teki seçim sandıklarındaki tahribatın kasıtlı olarak çekiçle kırılmasına vesile olacak şekilde tahrip edildiği konusunu özellikle vurguluyor. İptale hazırlıktan bahsediyor. Seçimin tekrarının bu hadise olup olmaması önemli değil. Bir takım unsurların iptale yönelik planı ve bir bütünün parçaları olmaları hususu önemli!
Sn.Bayrataroğlu bütünün diğer parçalarıyla devam ediyor. Genç Parti'nin 7; DYP 9 küsur ile baraj altında kalacağının seçimden önce bilindiği ve bu vesile ile AKPnin aldığı oy oranının çok ötesinde TBMM'ye hakkaniyetsiz hakim olduğunu vurguluyor vurgulamasına ve diyor ki; "Seçimdem önce Sn.Çiller'i baraj altında kalacağı hususunda uyardım ve oralı olmadı!" Ve yine Sn. Bayraktaroğlu bütünün diğer parçalarına değiniyor. Sn. Çiller kılpayı baraj altında kaldı diyor ve yeniden sayım için Çiller'i uyardığını ve o dönem kapatılan Kürt hareketinin partisinin oylarının da devre dışı bırakıldığında yenidem sayımla DYP'nin %10'u geçmesinin söz konusu olduğunu ve buna rahmen Çiller'in sonuçlara itiraz etmediğini ve bu meseleyi ona hatırlattığında Çiller'den uğraşmak istemiyorum yanıtını aldığını söylüyor.
Ve bütünün diğer parçaları! 3 Kasım hezimetinin ardından Bahçeli ve Yılmaz'ın istifa ettiğini, kendisinin Çiller'i Bahçeli'ye aldanarak istifa etmemesi gerektiğini, onun kıvrak bir Kurt ve derin devletin adamı olduğunu ve kendisinin (Çiller'in) DYP'nin başında kalması gerektiğini, aksi halde merkez sağın çökerek AKP'nin alana oturacağını vurguladığı halde Çiller'in oralı olmadığını... Ve pek tabi ki Devlet Bahçeli'nin tam da ekonomide işlerin yoluna koyulacağı bir dönemde erken seçim istiyerek AKP'ye altın tepside tek başına iktidarı hediye ettiğini...Bir bütünün parçaları bunlar diyor Sn. Bayraktaroğlu ve bu kadar tesadüfün bir araya gelemeyeceği ve BOP projesindeki bir takım güçler ile içerideki derinlerin işi başımıza bela olan AKP'nin geliş süreci diyor...
Sn.Memduh Bayraktaroğlu Youtube'da söylüyor. Baktım, yazan yok, yazayım dedim.
Barış Biner
02.05.2019
Yorumlar