Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Twitter'da yazdım: Kılıçdaroğlu ve Başörtüsü Hamlesi Şunu da unutmamak gerekir ki Kılıçdaroğlu aday olacaksa, CHP'nin 1.parti olma olasılığı da o konjonktürde artıyor ve muhafazakar açılıma bir de bu yönden bakmak gerek. Fakat, fakat, AKP'yi 49'lara ulaştıran şeyin de başörtüsü olduğu bilgisi yanılgıdır! Yine de ikna yöntemidir! Karakter sınırlaması var, tek tek ayırarak açalım. 1) Aday Kılıçdaroğlu olduğunda bu durum CHP'ye rüzgar olarak yansır. Anketlerde AKP/CHP makası kapanıyor bunu unutmamak gerekiyor. Kılıçdaroğlu CHP'yi merkez ve birinci parti yapmak istiyor, halkaları birleştirdiğimizde. + 2) AKP'nin aldığı 49'ları başörtüsü üzerinden okumak yanlış olur. Böyle olsaydı, Refah %22'de tıkanmazdı! Evet, toplumumuz sağcı ve muhafazakar, fakat sanıldığı kadar da aşırılıkçı değil. Başörtüsü sorunu yaşasa da ANAP/DYP gibi laik tandansa oy verebilecek kadar merkezdeydi! 3) Dolayısıyla, bu anlamda, başörtüsü AKP'yi 49'a getiren bir unsur deği