Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Sansür Duvarı CHP'ye önerim. Yurt çapında bağlı bulunduğu İl/İlçe Belediyeleri kullanarak havadan ücretsiz internetle bilgiye ulaşımın oranını artırsın... Hükümet medyaları ele geçirdi. Halk netten bilgi almasın diye cebe vergi koyup taksidi yasakladı. Bu önerim sansürü yıkar... Sansür duvarının bir şekilde yıkılması gerekiyor. Bu şekilde zekice öneriler bulmak gerek. Medyalar çoğu kanunsuz ve sindirme/korkutma ile ele geçirildi. Sivil örgüt ve sendikalar yandaşlaştı. Yandaşlaşmayanlar korkutuldu ya da hapse atıldı. Demokratik yürüyüş hakkı yasaklandı. Meydanlar yasaklandı. Bu şartlarda 50 kere seçim olsa da netice çıkmaz... Demokratik yollar kurnazca tıkandı. Sandıkta oy veren Vatandaş değildir. Sandıkta oy veren kamuoyudur. Kamuoyu yaratılmanın önü kesilirse o sandıktan netice çıkmaz! Çünkü halkın önüne ne koysanız onu alır. Düşünerek oy kullanan seçmen oranı çok az! Herşeye sansür geldi... İnternet hızlarının yavaşlatılması; tarifelerin yüksekliği de tesadüf değil... O alan da