Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Ali Babacan Hareketi hakkında ne düşünüyorum?
Sol/Sağ demeden ortak mücadelemizin demokrasi mücadelesi olduğunu ve önce demokrasiyi tesis edebilmemiz manasında ortak hareket edilmesi gerektiğini; hepimizin kardeş olduğunu ve demokrasiyi bu ülkeye yeniden tesis ettikten sonra sol/sağ kavgamızı kendi aramızda tatlı tatlı, fikir/bilgi çatışması çerçevesinde yeniden yapılabileceği; bu ortamın doğması için önce kardeşçe birleşerek Ak Parti'yi sandıkta göndererek ivedilikle demokrasiyi inşa etmemizin gerekliliğini... Tatlı tatlı bilgi mücadelesi vermemiz için önce cehalet düzeninin sandıkta kaldırılması ve biz sol/sağ aydınların kaliteli bir tartışma ortamı için baş başa kalması ve rejimin demokrasi olması gerekiyor öncelikle...
Ben Barış Biner, aydınlık yarınlara saygılar...
Bana Youtube'da abone olmanızı ve sosyal medyada beni takip etmenizi dilerim.
Yorumlar