Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kılıçdaroğlu'na...

Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu

6'lı Masa'ya dair...

 6'lı Masa'ya dair...  6'lı Masa ile ilgili birçok haber yapılmıştı. Medyadan okuduğunuz üzere.  Akşener masayı dağıtacak, Yavaş veya İmamoğlu'nu aday gösterecek şekilde. Spekülatif bulup önemli bir kısmına inanmamıştım. Önemli bir kısmı iktidar yandaşı TV100, CNNTÜRK, HABERTÜRK çıkışlıydı ki bu zaten şüpheli bakmamız gereken bir yayılma metoduydu. Fakat, son dönemde Akşener ve Kılıçdaroğlu arasındaki hafif eleştirel laf göndermelerini şaşkınlıkla karşıladım, çünkü, bu gerçekten beklediğim bir şey değildi. Her ne kadar, tabanlarını tutma gayratiyle bu laf göndermelerini yapıyor olsalar ve yandaş medyanın arzuladığı kırılma olmamış olsa bile artık bu göndermelerin yerinin bir ortak program ve aday üzerinde uzlaşıldığına yönelik kamuoyuna deklare etmenin zamanının geldiğini düşünüyorum. Anketlerde 40 iktidar, 60 muhalefet dengesi sürüyor ama bu laf göndermelerinin son bulup bir an önce birlik olduklarının görüntüleri verilmez ise tehlike çanları çalmaya başlayabilir. Seçm

6'lı Masa Hedeften Şaşmamalı

6'lı Masa Hedeften Şaşmamalı  Akşener'in İmamoğlu ile yasak kararının hemen ardırdan sarılması yandaş ekranlarda işleniyor. Bir kurgu var! Maalesef, Kılıçdaroğlu'nun o an Türkiye'de olmaması kurgucuların elini güçlendirdi! Asıl hedef, 6'lı Masa'daki hedef ve düzeni bozmak! 'İmamoğlu'na siyasi yasağı hızlıca aldırıp İBB'yi ele geçirme operasyonu' tepkilere göre olacaktır! Buna da hazırlıklı olunmalıdır! Muhalefet tepki vermelidir ki Erdoğan otoritesi sınırları aşmaya, 'kendi iktidarı adına' daha da cesaretlenmesin! Fakat, bir önceki yazımda da vurguladığım gibi; ana hedefin muhalefetin içerisinde Kılıçdaroğlu'na karşı İmamoğlu'cular grubu varmış gibi lanse etmek ve Cumhurbaşkanı adaylığı üzerinden bölmek! Yandaş ekranlar bu konuyu işlemeye devam edecekler, muhalefeti hiç olmazsa tabanda bölmeye çalışacaklar! Sözün özü, 6'lı Masa yoluna emin adımlarla devam etmelidir... Tuzakları bilerek, tepki koyarak, elbette önlem alarak... 6

Kılıçdaroğlu'nun adaylığı engellenmek istendi...

 Kılıçdaroğlu'nun adaylığı engellenmek istendi... İmamoğlu'na siyaset yasağı geldi. Yargı süreci var. Yargı sürecinin seçim sonrasına kalacağını düşünenler yanılıyorlar. Çünkü, bu ülkede hukuk yok ve Erdoğan onun adaylığını da engelleyecektir bence. Hızlı işletilecektir süreci. Oyunu kuran aktör riskini de en aza indirmeyi, bertaraf etmeyi bilecektir. Bunun hesabı yapılmıştır. Parlattıkları bir İmamoğlu'na yenilecek değildir, onu aday da ettirmeyecektir. Peki bu aktörün (Erdoğan ve ittifak ortakları) asıl amacı ne? Öncelikle İstanbul! İstanbul'un rantı. Psikolojik. Muhalifleri yıldırmak ve sandıktan uzaklaştırmak, kendi tabanlarını konsolide etmek! (Bu, şu anda ters tepmiş görünüyor!) Öte yandan, asıl hedefin muhalefetin olası adayı Kılıçdaroğlu'nun engellenmesi. İmamoğlu'nu mağdur ederek Kılıçdaroğlu'nun önünü kesmeye çalışmak. Muhalefetin içerisine pimi çekilmiş bir bomba bırakmak. Kafa karıştırmak, muhalefeti birbirine düşürmek. Peki, Erdoğan neden İmamoğ

İstismar olayında Saray'ın yanlış taktiği...

İstismar olayında Saray'ın yanlış taktiği...  6 yaşındaki çocuğa istismar olayını dine saldırı şeklinde yansıtma politikası da AKP'nin geçmişteki politikalarıyla uyuşuyor! Fakat, öyle bir noktaya saplandılar ki sekülerlerden ve görece eğitimlilerden nasıl oy alacaklar? Gerçeklikten marjinal sağa kopuş ve gençlik öfkeli... Danışmanları olsaydım,istismar olayı için beyanatı günlerce bekletmem ve yargıyı anında harekete geçirttirirdim.Yıpranmadan bu işi atlattırırdım.Dine saldırı gibi bir yansıtma, buradan politika veya muhalefete,sosyal medyaya saldırı önermezdim.Bu kazanılabilecek bir polemik değil! Kılıçdaroğlu 6 yaş çocuk istismarında adalet bakanlığına yürüyerek Erdoğan'ı ring'e çekti!Taktik gereği susan Erdoğan konuşmak zorunda kaldı.Erdoğan'da yansıtma yaparak sorunu dine saldırı olarak sundu ve sosyal medyayı hedef aldı.En iyi cevap saldırıdır, eğer çıkış yolunuz yoksa! Kılıçdaroğlu"nun hassasiyeti takdir edici. Onu, tebrik ederim. Erdoğan stratejik hata y

Akademisyen Fatih Yaşlı'ya kulak verin...

 Akademisyen Fatih Yaşlı'ya kulak verin... Twitter'da özellikle takip ettiğim bir isimdir Fatih Yaşlı. Her ne kadar, birçok önerisi günümüzün sağ muhafazakar çıkış yolu stratejileriyle uyuşmuyorsa da hatta çoğuna şimdi yeri ve zamanı mı? ...diye tepki verdiğim bir isim olsa da doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış! Bakın, ne diyor Fatih Yaşlı... Akademisyen-gazeteci Fatih Yaşlı'nın şu an paylaşacağım görüşlerine tarafsız haber BARIŞ BİNER sosyal medya olarak katıldığımızı ifade etmek isteriz. İşte, kelimesi kelimesine 'onayladığımız' acil eylem planı: [FATİH YAŞLI - AKADEMİSYEN]:  "ülkenin eğitimde laikleşme programına ihtiyacı var. ilk etapta, - 4+4+4 yerine 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmelidir.  - ilkokullardaki zorunlu din dersleri ve değerler eğitimi adlı din eğitimi  kaldırılmalıdır - cemaat ve tarikatların eğitim faaliyetleri yasaklanmalıdır. - yatılı kuran kursu, hafızlık eğitimi, medrese, hiçbirine izin verilmemelidir. - devlet hızla yeni ve üc

Başı açıklara özgürlük yok mu? LGBT korkusu neden?

Başı açıklara özgürlük yok mu? LGBT korkusu neden? Ak Parti'den Daha Az Özgürlük Teklifi! Şaşırmadık! Gazeteci Alican Uludağ paylaştı. AKP başörtüsü düzenlemesini Meclis'e getirdi ama... Teklif, sadece örtünme özgürlüğünü kapsıyor; başı açık olanlar için de bir güvence içermiyor. Yani, yine, dini özgürlüğe vurgu yaparken eşitlik vurgusu yok, kılık kıyafet özgürlüğü anlamında bir vurgu yok!.. Böyle bir şey olabilir mi? Sadece, belirli bir kesim için Anayasal düzenleme olabilir mi? Genel anlamda özgürlüklere atıf yapılmalıydı! Yok! Yok! Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır, başının açıklığı ve kıyafeti nedeniyle kimsenin baskıya uğramayacağını garanti edebilir misiniz? Bu, Ak Parti kafası! Tek yönlü çalışıyor, tek birey, tek ideoloji, tek özgürlük. Bize var, size yok! Bu işi de sulandırdılar, niyetleri özgürlük olsa Kılıçdaroğlu'nun, 'geniş çerçeveli özgürlük tanımını' yok saymazlardı!  Bu arada... Evlilik birliği kadın-erkek arasında olabilirmiş gibi bir madde

'5 Eğilimli Kılıçdaroğlu' '1.5 Eğilimli İnce' Biner'den Kılıçdaroğlu Analizi

'5 Eğilimli Kılıçdaroğlu' '1.5 Eğilimli İnce' Biner'den Kılıçdaroğlu Analizi Barış Biner, attığı Tweet'lerle Kılıçdaroğlu analizi yaparken satır aralarında İnce dokundurmalara da yer verdi! İşte, Biner'in son Tweet serisi:  "İnce'nin başarısızlığı,üslubunun Türk halkıyla eşleşmemesinden dolayı değildi!Aksine!Kılıçdaroğlu ne zaman ki Anadolu sokak dilini kullanmaya başladı tırmanışa geçti!Tabanla da barıştı! FARK:İnce;Sol+Ulusalcı bir duruş sergiliyordu!Kılıçdaroğlu dindarların ve sağın gönlünü♥️aldı! Kılıçdaroğlu sağ tandanslı Kürt seçmeni için de daha samimi bulunuyor olmalı! Kılıçdaroğlu'nun Liberal (Özgürlükçü) Sol ve Sosyal Demokrat çizgi için de daha olumlu bulunduğunu, İnönü-Öymen çizgisinin bir ortalaması olduğunu söyleyebilirim.  İlk seçildiğinde, Kılıçdaroğlu'nu Atatürk karşıtı bir çizgide yorumlarken yanıldık! Beyanatlarını tabana uyarladı..." tarafsız haber barış biner blog

Kripto Ulusalcılar ve Yeşil-Beyaz Türkler!

Kripto Ulusalcılar ve Yeşil-Beyaz Türkler! Türk siyasetine iki yeni kavram öneriyorum.  AKP iktidarının ilk yıllarında toplum, sanal tanımlamalarda da ikiye bölünmüştü hatırlayacak olursanız! Hatta, bölündürülmüştü desek de yanlış olmaz, fakat bu kelimenin kaba kaçacağını düşünerek kibarlaştırdım. Aslında bu bir projeydi, fakat uyum sorunu aşılamadı(!)   Evet! Neydi o kutuplar? Muhafazakar demokratlar ve karşılarında Beyaz Türkler! Amaç belliydi! Bir kutba kötülük atfederek demokrat İslamcılık modelinin önünü açmak! Bizim Beyaz Türkler mahallesinden de oltaya takılanlar olmadı değil! Kandırıldık! Fakat, proje, amaçlanın ötesinde bir yere evrilince Erdoğan ittifak değişikliğine gitti ve tek amacı sonuna kadar uzatılmış bir iktidardı...  Neyse, o gün bugün çok şey değişti, Erdoğan Fethullahçılar yerine Ulusallarla ittifak etti! Sadece iktidarı uzamadı, sisrem de dizayn edildi ki burası ayrı bir siyasi değerlendirme konusu, bizim konumuz kavramlar!    Erdoğan Ulusalcılar ittifakında Ulusa