Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Kayyum Kayyım oldu ama? Medya Kıyımı'ndan kim sorumlu? Devrişilen Medya... Kıyım büyüktü... Türk Dil Kurumu (TDK) bazı sözcüklerin yazımını değiştirdi. Yazımı değişen kelimeler arasında bugünkü rejim krizinin ana unsuru olarak görülen, Tayyip Erdoğan'ın laik, Atatürkçü ve muhalif medyayı ele geçirip parti devletini inşa ettiği en kritik Kayyum uygulaması da var. Kayyum adı altında medya bir bir ele geçirilip, muhalefetin sesi kısılarak demokratik düzen ortadan kaldırılmıştı. TDK, Kayyum'un yazılışını Kayyım olarak değiştirerek adeta bu anti demokratik medya kıyımını doğrulamış oldu!