Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
ÖZGÜR ÖZEL Özgür Özel tam bir taktisyen. İktidara alabildiğince muhalefet ediyor, bir bakıyorsunuz Erdoğan'la son derece samimi bir kare fotoğraf veriyor. İkili oynuyor ve her ne kadar tabanında çok cılız tepkiler de olsa bu çift yönlü cesur adımlar anketlere göre Özel'e puan kazandırıyor. 31 Mart'taki başarısının altındaki sır da güven veren, iş bitirici ve Türk halkının bakış açısına uygun Türk tipi Anadolu Solu siyaseti izlemesi. Kılıçdaroğlu ile ayrıldığı nokta samimiyeti, güveni ve seçmen algısında konumlandığı lider profili olsa gerek. Ciddiye alınıyor ve sonuç alıcı. Cesur ve kendine güvenen profilde. Yanlış anlaşılmasın, Kılıçdaroğlu öyle değildir demiyorum. Ekrem İmamoğlu gibi bir lideri keşfeden ve başarının ilk adımını 2018'de atan bir Kılıçdaroğlu'nun da hakkını yememek gerek. Erdoğan'la olan dönemsel görüşmeleri parlamenter sisteme anlaşmalı geçileceği dedikodularını üretse de şu an dedikodudan ibaret. Bürokrasideki MHP kadrolarının AKP/CHP ol