Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
DIŞ SİYASET GÜNLÜK DEĞİL İLKESEL OLMALIDIR
AKP Fetö; Batı ve ABD'nin desteğiyle başa gelmiş bir siyasi partidir. Ana amaç; Türkiye'deki Devletçi anlayışı yıkmak ve ülkemizden tavizler alarak kısa vadede ekonomik akış sağlayarak Avrasya ve Ortadoğu düzeninde kullanışlı ülke yapmaktır. Kısaca; çıkarlarına hizmet edecek mekanizma oluşturulmalıydı. Yeni Dünya düzeni için stratejik bir noktadaydık ve devletçi anlayışımız neoliberallerin isteklerine hizmet etmemekteydi. Bunun için Ilımlı İslamı Atatürkçü devlet yapısına karşı bir koz olarak kullanmak istediler. İslamcılar bunu laikliğin tasfiyesinde kullanacaklardı. Batı ve ABD bizim Güneydoğu sorunu olarak tanımladığımız ve daha çok ekonomik olan bazı olguları Kürt Meselesi tanımlamasıyla kaşıyacak ve bölgede politikalarını onaylatabileceği dost bir aktör arayışındaydı. Sonuç olarak; 2002'de DSP+ANAP+MHP iktidarı gerekli ortam pompalanarak feci bir şekilde alaşağı edildi. Çok fazla detaya girme taraftarı değilim. Her detay ayrı bir yazı konusu. Burada kilit nokta güvenlik ve ekonomi olgusudur. Bugüne geldiğimizde FETÖ konusundan tutun da PKK konusuna kadar güvenlik meselesinde çok da eleştirilen 90'ların devlet anlayışının haklılığı ortaya çıkmakta. Yaşadık ve gördük. Laiklik meselesi dışarısının direkt ilgilendiği bir alan olmak yerine bizim iç meselemiz. Sağ'dan en sol yelpazeye kadar laikliğin gereksinimi daha iyi kavranmış durumda; iktidar algılamak istemese de... Ekonomist değilim. Ekonomik açıdan bir çöküntü olduğunu halkın içinde görüyoruz. Şuraya gelmek istiyorum: Dışarıdan birileri kendi emelleri doğrultusunda her zaman sizi kullanırlar. Eğer ilkeleriniz yoksa ancak (Tırnak içerisinde tabiri caizse) kullanışlı aptal olursunuz. Bunu siyasi olarak malzeme yaparsınız. Belki kısa ve orta dönemde kazanan olursunuz. Gün gelir biri sizleri, "kullan at yaptığında" belki kutuplaştırdığınız bir yığın sizin arkanızda hala duruyor olabilir ama ülkenize kalıcı zararlar vermeniz olası. Tek başına Doğuculuk ve Batıcılık değil, ilkesel bir politika son yıllarda unuttuğumuz bir olgu. Türk Dış politikası AKP'nin iç siyasetine göre günübirlik şekillenemez, şekillendirenezsiniz! AKP bugün var, yarın yok! Devletimizin itibarına daha fazla zarar vermeyin lütfen... İktidarlar değişse de hayaller ve umutlar bu ülkede yaşayan her vatandaşın bir hakkı; daha iyi bir gelecek için... Günlük savrulan bir dış politika değil ilkeler için... Seçmeninize göre savrulan bir hükümet; devletimizden daha öncelikli olmamalı! Bu ülkede yaşayan herkesin bir hayali var... Hayalleri karabasana çevirmeyin...
Barış Biner 28.03.2018
www.yazarbarisbiner.blogspot.com.tr
AKP Fetö; Batı ve ABD'nin desteğiyle başa gelmiş bir siyasi partidir. Ana amaç; Türkiye'deki Devletçi anlayışı yıkmak ve ülkemizden tavizler alarak kısa vadede ekonomik akış sağlayarak Avrasya ve Ortadoğu düzeninde kullanışlı ülke yapmaktır. Kısaca; çıkarlarına hizmet edecek mekanizma oluşturulmalıydı. Yeni Dünya düzeni için stratejik bir noktadaydık ve devletçi anlayışımız neoliberallerin isteklerine hizmet etmemekteydi. Bunun için Ilımlı İslamı Atatürkçü devlet yapısına karşı bir koz olarak kullanmak istediler. İslamcılar bunu laikliğin tasfiyesinde kullanacaklardı. Batı ve ABD bizim Güneydoğu sorunu olarak tanımladığımız ve daha çok ekonomik olan bazı olguları Kürt Meselesi tanımlamasıyla kaşıyacak ve bölgede politikalarını onaylatabileceği dost bir aktör arayışındaydı. Sonuç olarak; 2002'de DSP+ANAP+MHP iktidarı gerekli ortam pompalanarak feci bir şekilde alaşağı edildi. Çok fazla detaya girme taraftarı değilim. Her detay ayrı bir yazı konusu. Burada kilit nokta güvenlik ve ekonomi olgusudur. Bugüne geldiğimizde FETÖ konusundan tutun da PKK konusuna kadar güvenlik meselesinde çok da eleştirilen 90'ların devlet anlayışının haklılığı ortaya çıkmakta. Yaşadık ve gördük. Laiklik meselesi dışarısının direkt ilgilendiği bir alan olmak yerine bizim iç meselemiz. Sağ'dan en sol yelpazeye kadar laikliğin gereksinimi daha iyi kavranmış durumda; iktidar algılamak istemese de... Ekonomist değilim. Ekonomik açıdan bir çöküntü olduğunu halkın içinde görüyoruz. Şuraya gelmek istiyorum: Dışarıdan birileri kendi emelleri doğrultusunda her zaman sizi kullanırlar. Eğer ilkeleriniz yoksa ancak (Tırnak içerisinde tabiri caizse) kullanışlı aptal olursunuz. Bunu siyasi olarak malzeme yaparsınız. Belki kısa ve orta dönemde kazanan olursunuz. Gün gelir biri sizleri, "kullan at yaptığında" belki kutuplaştırdığınız bir yığın sizin arkanızda hala duruyor olabilir ama ülkenize kalıcı zararlar vermeniz olası. Tek başına Doğuculuk ve Batıcılık değil, ilkesel bir politika son yıllarda unuttuğumuz bir olgu. Türk Dış politikası AKP'nin iç siyasetine göre günübirlik şekillenemez, şekillendirenezsiniz! AKP bugün var, yarın yok! Devletimizin itibarına daha fazla zarar vermeyin lütfen... İktidarlar değişse de hayaller ve umutlar bu ülkede yaşayan her vatandaşın bir hakkı; daha iyi bir gelecek için... Günlük savrulan bir dış politika değil ilkeler için... Seçmeninize göre savrulan bir hükümet; devletimizden daha öncelikli olmamalı! Bu ülkede yaşayan herkesin bir hayali var... Hayalleri karabasana çevirmeyin...
Barış Biner 28.03.2018
www.yazarbarisbiner.blogspot.com.tr
Yorumlar