Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
Komünist Öğrencilere Eğitim Hakkı Vermemek
AKP Genel başkanı Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olaylar nedeniyle, ilginç bir şekilde, "Gerekirse kominist gençlere eğitim hakkı verilmeyebileceğini" topluluğa yaptı konuşmada dillendirdi. Eğitim hakkının anayasal olarak eşitlikçi bir çerçevede tanımlanması yasal zorunluluk! Tartışmaya dahi değmeyecek içi boş, bu yönde netice alınamayacak ve netice alınmaması gereken bir konu. Tayyip Bey'in gündeme getirmesini sadece ve sadece sol sopası göstererek sağ üzerinden oy devşirme çabası olarak görüyorum. Belli ki; danışmanları %50 konusunda sıkıntı yaşandığını görmüş. Seçmen portföyümüzdeki ağırlıklı sağ tandansını kullanarak; Tayyip Bey'e gündemi değiştirmesi; sola karşı sağın geniş kesimini kutuplaşma üzerinden tavlaması önerilmiş. Ülke olarak enerjimizi bu konulara boş yere harcıyoruz. Belli ki boşa harcanan enerji ve sol/sağ üzerinden kutuplaştırıcı gündem AKP'nin hala ve tek tutunduğu dal... Oysa şu gerçeğin farkına varmalılar; ne ortam ne de seçmenin durumu 2007; 2011; 2014 ile paralellik taşımıyor... Ekonomi bitmiş; Vatandaş perişan; mutluyum diyenlerin oranı azalıyor; mutsuzlar artıyor... Adalet ve Kalkınma partisi belki "O" konjontürde farklı açılardan "umut" olarak yorumlanmış olabilir... Bugünse sıcak paranın kesildiği; farklı alanlarda mağduriyetlerin arttığı; iktidardan umudunu kesenlerin alternatif aradığı bir dönemdeyiz... Ekonomi ve demokrasi birbirini tamamlayan 2 unsur... Sokağa çıkın ve asık suratları görün... Demokrasiyi iç ederseniz ekonomiye de zarar verirsiniz... Demokratik değerlerden uzaklaşan bir Ülkeye kimse yatırım yapmaz. Önünü göremez. Tayyip Bey; İl Başkanları toplantısında yalancı alkışlarla avunabilirsiniz ama sokaktaki asık suratlı ve mutsuz Vatandaş partinizden ve gidişhattan hiç de umutvar değil... Türkiye artık sağ/sol gerilimini tabanda aştı; tavanda bu nüansı kullanmaktan vazgeçin... Bu ülkenin boş gündeme harcayacak tek bir dakikası yok... Tek istenen ne biliyor musunuz? İyi bir ekonomi ve paralelinde demokratik değerler... Türkiye değişti... Sözde, "Kötü Kominist(!)" propagandanız tutmayacak!
Dip Not: Kominist kelimesinin TDK (Türk Dil Kurumu) karşılığı: Komünizm yanlısı olan kimse. (www.tdk.gov.tr) Ayrıca bu ülkede yasal olarak kurulan; TKP; HKP gibi sosyalist/devrimci bir anşayışa sahip siyasi partiler vardır. Ülkenin bunca sorunu varken bunları tartışıyor olmak bir talihsizlik!
AKP Genel başkanı Boğaziçi Üniversitesi'ndeki olaylar nedeniyle, ilginç bir şekilde, "Gerekirse kominist gençlere eğitim hakkı verilmeyebileceğini" topluluğa yaptı konuşmada dillendirdi. Eğitim hakkının anayasal olarak eşitlikçi bir çerçevede tanımlanması yasal zorunluluk! Tartışmaya dahi değmeyecek içi boş, bu yönde netice alınamayacak ve netice alınmaması gereken bir konu. Tayyip Bey'in gündeme getirmesini sadece ve sadece sol sopası göstererek sağ üzerinden oy devşirme çabası olarak görüyorum. Belli ki; danışmanları %50 konusunda sıkıntı yaşandığını görmüş. Seçmen portföyümüzdeki ağırlıklı sağ tandansını kullanarak; Tayyip Bey'e gündemi değiştirmesi; sola karşı sağın geniş kesimini kutuplaşma üzerinden tavlaması önerilmiş. Ülke olarak enerjimizi bu konulara boş yere harcıyoruz. Belli ki boşa harcanan enerji ve sol/sağ üzerinden kutuplaştırıcı gündem AKP'nin hala ve tek tutunduğu dal... Oysa şu gerçeğin farkına varmalılar; ne ortam ne de seçmenin durumu 2007; 2011; 2014 ile paralellik taşımıyor... Ekonomi bitmiş; Vatandaş perişan; mutluyum diyenlerin oranı azalıyor; mutsuzlar artıyor... Adalet ve Kalkınma partisi belki "O" konjontürde farklı açılardan "umut" olarak yorumlanmış olabilir... Bugünse sıcak paranın kesildiği; farklı alanlarda mağduriyetlerin arttığı; iktidardan umudunu kesenlerin alternatif aradığı bir dönemdeyiz... Ekonomi ve demokrasi birbirini tamamlayan 2 unsur... Sokağa çıkın ve asık suratları görün... Demokrasiyi iç ederseniz ekonomiye de zarar verirsiniz... Demokratik değerlerden uzaklaşan bir Ülkeye kimse yatırım yapmaz. Önünü göremez. Tayyip Bey; İl Başkanları toplantısında yalancı alkışlarla avunabilirsiniz ama sokaktaki asık suratlı ve mutsuz Vatandaş partinizden ve gidişhattan hiç de umutvar değil... Türkiye artık sağ/sol gerilimini tabanda aştı; tavanda bu nüansı kullanmaktan vazgeçin... Bu ülkenin boş gündeme harcayacak tek bir dakikası yok... Tek istenen ne biliyor musunuz? İyi bir ekonomi ve paralelinde demokratik değerler... Türkiye değişti... Sözde, "Kötü Kominist(!)" propagandanız tutmayacak!
Dip Not: Kominist kelimesinin TDK (Türk Dil Kurumu) karşılığı: Komünizm yanlısı olan kimse. (www.tdk.gov.tr) Ayrıca bu ülkede yasal olarak kurulan; TKP; HKP gibi sosyalist/devrimci bir anşayışa sahip siyasi partiler vardır. Ülkenin bunca sorunu varken bunları tartışıyor olmak bir talihsizlik!
DSP İttifak Yapmayacak
DSP, Genel Başkanı Önder Aksakal vasıtası ile önümüzdeki seçim döneminde bir ittifak içerisinde olmayacaklarını deklare etmiş! Acaba ne kadar samimiler? İttifak yapmamayı arzuladıkları için mi bu açıklamayı yaptılar? Yoksa; KRT'de Cilara Çağla'nın programında Sn. Aksakal'ın; "Kim daha yüksek rakamda vekil verirse onunla ittifak ederiz!" açıklamasından sonra gelen tepkiler nedeniyle DSP'ye diğer partilerin kapılarını kapatılmasından dolayı mı?
DSP, Genel Başkanı Önder Aksakal vasıtası ile önümüzdeki seçim döneminde bir ittifak içerisinde olmayacaklarını deklare etmiş! Acaba ne kadar samimiler? İttifak yapmamayı arzuladıkları için mi bu açıklamayı yaptılar? Yoksa; KRT'de Cilara Çağla'nın programında Sn. Aksakal'ın; "Kim daha yüksek rakamda vekil verirse onunla ittifak ederiz!" açıklamasından sonra gelen tepkiler nedeniyle DSP'ye diğer partilerin kapılarını kapatılmasından dolayı mı?
Barış Biner 26.03.2018
www.yazarbarisbiner.blogspot.com.tr
www.facebook.com/barisbinerilebakisacisi
www.twitter.com/binerbaris
www.yazarbarisbiner.blogspot.com.tr
www.facebook.com/barisbinerilebakisacisi
www.twitter.com/binerbaris
Yorumlar