Kılıçdaroğlu'na... Kılıçdaroğlu tweet attığı veya demeç verdiğinde moralim bozuluyor, bütün umudumu kaybediyorum. Oysa her şey ne kadar güzel gidiyorken birden umutsuzluğa kapılıp çöküyorum. Ta ki bu demeç ya da tweet'ini bir an unutana kadar. Kaybetmişsin, ortamı bozma. Şu an ne dediğinin bir önemi yok, ne söylesen, yazsan, ne kadar güzel, sert ya da muhalif üslupla yazsan da toplumda etki uyandırmıyor, gündem olmuyor, karşılık bulamıyorsun. Şimdi de geçtiğimiz dönem de bu böyleydi. Kaybettin. Öyle ya da böyle. Haklı veya haksız ki sana devlet de haksızlık yapmış olabilir, tuzak da kurmuş olabilir, iktidarı vermemiş de olabilir. Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Fakat, bir gerçek var, toplumda karşılığın yok, ideolojinden bağımsız olarak etki uyandırmıyorsun, liderlik özelliğin yok. Özgür Özel'in lafı üzerine daha süslüsünü, daha sertini iktidara söylüyormuş gibi attığın tweetler ve beyanatların hiçbir ilgi görmüyor. Moral kaybından başka bir işe yaramıyor. Size tavsiyem, şu
MEDYAYI DEĞİL, CUMHURİYETİ SATTILAR
"Kanımı satarım, kanalımı satmam!" Diyenlerden bilirdik Aydın Doğan'ı(!)
Satıldık, ey halkım!
Sattıkları şey; 2&3 TV/Gazete/dağıtım şirketi ve haber ajansı değil sadece... Koca bir çınar, koca bir ülke, koca bir Cumhuriyet rejimi...
"Kanımı satarım, kanalımı satmam!" Diyenlerden bilirdik Aydın Doğan'ı(!)
Satıldık, ey halkım!
Sattıkları şey; 2&3 TV/Gazete/dağıtım şirketi ve haber ajansı değil sadece... Koca bir çınar, koca bir ülke, koca bir Cumhuriyet rejimi...
Tuncay Özkan'da kanımı satarım; kanalımı satmam demişti ama... Tuncay Bey'i affettik; Aydın Doğan Bey'i affetmiyeceğiz... Tuncay Bey'in Kanaltürk'ü medyada ufalanan ilk kırıntılardandı... Aydın Bey'in ki ise son kırıntı... Artık nerelerde bir yolsuzluk/yoksulluk olacaksa onu yazacak/gösterecek bir ana akım medya olmayacak! Tehlikenin farkında mısınız?
İNTERNETE SANSÜR YASASI
İnternete denetim geldi. RTÜK denetleyecek. Yasanın; "Doğan Medya Grubu"nun AKP'ye yakınlığıyla bilinen bir gruba satışıyla aynı güne gelmesi manidar. Denetim ve yasal düzenlemeler internet için gerekli midir? Evet, bir noktaya kadar gereklidir. Ancak, buradaki amaç kontrol mekanızmasından çok sansüre yöneliktir. Merkez medyanın Doğan Medya'nın da satışıyla tamamıyla AKP kontrolüne geçmesiyle Youtube; Skope gibi sanal platformlar üzerinden yapılan yayıncılık daha bir anlam kazandı. Siz bir alanı kapatırsanız, yayıncılar başka bir mecra açarlar. Bu Dünya'nın her yerinde böyledir. Kazanan sansür değil; özgür yayıncılık ve gazetecilik olmuştur daima. Youtube'da bir çok gazetecinin bireysel yayını var. Binler, milyonlar izliyor... İlk aklıma gelenler; Fatih Altaylı ve Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalları... Bir de kurumsal isim ve altyapıyla profesyonel Youtube ve Scope yayıncıları var. Örneğin; gazeteci/yazar Hüseyin Hakkı Kahveci yönetiminde Atam TV; Ruşen Çakır yönetiminde Medyaskop TV.... Yine Türksat'ta olmayıp Youtube yayıncılığı yapan; Euronews'in Türkçe kanalı ve Artı TV... Şuraya gelmek istiyorum: İnternet ekranlarına RTÜK denetimi iyi niyetli bir kontrol mekanızmasınsan çok; bu alandaki örneklerini verdiğim internet mecralarını engelleme amaçlı bir altyapı ile çıkıyor... Tüm merkez medyanın iktidar kontrolüne girmesinden sonra Türkiye'de olağanüstü büyüyen ve tabiri caizse alıp başını giden Youtube yayıncılığının iktidar kontrolü dışına çıkmasından endişe ediliyor. Sansür eli kulağında... Elbette kanunsuz yapılan hiçbir çalışmanın arkasında olmayacağız; ancak AKP'nin bugüne kadar yayıncılık ve gazetecilik sektöründe özgür yayıncılığı baskıladığını nasıl gördüysek, sadece iktidara muhalif olmanın tek başına bir gerekçe olabildiğini yaşadık. Bu açıdan; DMG'nin (Doğan Medya Grubu) iktidara yakınlığıyla bilinen Demirören'e satıldığı güne denk getirilen İnternete sansür yasası tam bir talihsizlik!
İnternete denetim geldi. RTÜK denetleyecek. Yasanın; "Doğan Medya Grubu"nun AKP'ye yakınlığıyla bilinen bir gruba satışıyla aynı güne gelmesi manidar. Denetim ve yasal düzenlemeler internet için gerekli midir? Evet, bir noktaya kadar gereklidir. Ancak, buradaki amaç kontrol mekanızmasından çok sansüre yöneliktir. Merkez medyanın Doğan Medya'nın da satışıyla tamamıyla AKP kontrolüne geçmesiyle Youtube; Skope gibi sanal platformlar üzerinden yapılan yayıncılık daha bir anlam kazandı. Siz bir alanı kapatırsanız, yayıncılar başka bir mecra açarlar. Bu Dünya'nın her yerinde böyledir. Kazanan sansür değil; özgür yayıncılık ve gazetecilik olmuştur daima. Youtube'da bir çok gazetecinin bireysel yayını var. Binler, milyonlar izliyor... İlk aklıma gelenler; Fatih Altaylı ve Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalları... Bir de kurumsal isim ve altyapıyla profesyonel Youtube ve Scope yayıncıları var. Örneğin; gazeteci/yazar Hüseyin Hakkı Kahveci yönetiminde Atam TV; Ruşen Çakır yönetiminde Medyaskop TV.... Yine Türksat'ta olmayıp Youtube yayıncılığı yapan; Euronews'in Türkçe kanalı ve Artı TV... Şuraya gelmek istiyorum: İnternet ekranlarına RTÜK denetimi iyi niyetli bir kontrol mekanızmasınsan çok; bu alandaki örneklerini verdiğim internet mecralarını engelleme amaçlı bir altyapı ile çıkıyor... Tüm merkez medyanın iktidar kontrolüne girmesinden sonra Türkiye'de olağanüstü büyüyen ve tabiri caizse alıp başını giden Youtube yayıncılığının iktidar kontrolü dışına çıkmasından endişe ediliyor. Sansür eli kulağında... Elbette kanunsuz yapılan hiçbir çalışmanın arkasında olmayacağız; ancak AKP'nin bugüne kadar yayıncılık ve gazetecilik sektöründe özgür yayıncılığı baskıladığını nasıl gördüysek, sadece iktidara muhalif olmanın tek başına bir gerekçe olabildiğini yaşadık. Bu açıdan; DMG'nin (Doğan Medya Grubu) iktidara yakınlığıyla bilinen Demirören'e satıldığı güne denk getirilen İnternete sansür yasası tam bir talihsizlik!
Yorumlar